23 Temmuz 2012 Pazartesi

Tuğrul Tülek Röportajı

Tuğrul Tülek 2006 yılında Anadolu Üniversitesi Tiyatro Bölümünden mezun oldu. Başta DOT'da olmak üzere pek çok tiyatro oyununda sahneye çıktı, televizyon dizilerinde ve filmlerde oyunculuk yaptı. Kendisi ile internet üzerinden bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine verdiği yanıtlar için tekrar teşekkür ediyorum.

Tuğrul Tülek
Artaud'un Defteri: Oyunculuğa Nasıl Başladınız?
Tuğrul Tülek: Aslında her zaman yapmak istediğim meslekti oyunculuk. Özellikle de tiyatro alanında icra etmek istediğim bir meslekti. İngilizce Bölümü’nde okurken okulun tiyatro grubundaydım, sonra Bursa’da bir oyunculuk workshopuna katılmıştım,  orada devlet tiyatrosu sanatçısı Özer Tunca’da gözlemci olarak vardı. Oradan aklına yazmış beni.Bir sene sonra sahneleyeceği oyunda bana bir rol teklif etti ve her şey böyle başladı. Ardından konservatuvar, Polonya deneyimi  derken bugünlere geldik.

Artaud’un Defteri: DOT Sürecinden bahseder misiniz? DOT’un anlattıkları hayatımızın neresinde duruyor?
Tuğrul Tülek: Okul, askerlik vs. bitince ne yapmam gerektiğini, nereden başlamam gerektiğini tam bilemiyordum. O arada gazetede DOT un oyuncu seçmeleriyle ilgili bir haber okudum ancak 30 yaş altında erkek oyuncular arıyorlardı, ben de 30 yaşımı daha yeni bitirmiştim ve bunun bir işaret olduğunu düşünüp katılmamaya karar verdim ama sonra içim rahat etmedi, CV’imde yaşımı biraz küçültüp seçmelere katıldım J , olumlu bir cevap alınca da çok mutlu oldum tabi. Böylece Kürklü Merkür ekibine dahil oldum, o zamandan beri de DOT ta oyuncu, çevirmen  ve yönetmen olarak çalışmaya devam ediyorum. Bu yıl altıncı sezonum olacak. DOT’un anlatmayı seçtiği hikayeler aslında çok da yabancısı olduğumuz hikayeler değil. Metropol insanının dertlerini, paranoyalarını, yaşadığımız dünyanın çelişkilerini, insanlığın geldiği noktayı, belli duyarlığa sahip bir güruhun ortak sıkıntılarını anlatan hikayeler bunlar. Yani sahnede izlediğimiz hikayelerin her gün gazetede okuduklarımızdan yahut haberlerde izlediklerimizden pek farkı yok. Hatta gerçek hayattaki vahşet dozu maalesef o kadar arttı ki, artık bizim oyunlarımız dahi o kadar sert değil.

Malafa
Artaud’un Defteri: In Yer-Face, DOT’u anlatan bir kavram mı? Yoksa Yan bir kavram mı?
Tuğrul TülekIn-Yer-Face DOT için bir başlangıç noktası ama artık dünyada olduğu gibi DOT ta da sıkça başvurulan ve hala takip edilen bir tarz değil. Yani o oyunların, o metinlerin üstüne çok fazla oyunlar yazıldı, In-Yer-Face yazarlar kulvar değiştirip daha deneysel, farklı tarzlarda oyunlar yazdılar/ yazıyorlar. Dolayısıyla her zaman yeniyi, çağdaşı temsil eden DOT da In-Yer-Face ile olan bağlarını farklı tarzlarla genişletti. Örneğin “Süpernova” Devised Theatre diye adlandırılan tarzda  bir oyun. Farklı disiplinleri harmanlayan yapısıyla alışılagelmiş DOT oyunlarından çok farklı bir yerde duruyor ve dansın, müziğin, sporun, metnin, ışığın birleştiği bir tasarım-oyuna dönüşüyor.

Artaud’un Defteri: DOT’un yaptığı işleri çok takdir ediyorum. Cesur ve yenilikçi. Hem metinler özgün hem sahneleme. Sizce DOT tiyatrolar arasında yeni bir akım başlattı mı? 5 yıl öncesine kadar bilinmeyen bir akım şu an çok popüler Türkiye’de.
Tuğrul TülekBöyle bir etkiden elbette bahsedebiliriz. DOT tan sonra onun tarzını benimseyen, ya da onun geldiği noktadan cesaret alıp kurulan pek çok grup çıktı ortaya. Zamanla hepsi de kendi tarzını oturttu. Böyle ekipler kurulmaya, aramıza katılmaya devam ediyor ki bu hareketlilik çok sevindirici.

Kürklü Merkür
Artaud’un Defteri: Kürklü Merkür. Galiba DOT nezninde ilk oyununuz. İzleyemedim fakat okudum. Çarpıcı bir metin.  Nasıl bir deneyimdi?
Tuğrul TülekEvet DOT daki ilk oyunumdu. Müthiş bir deneyimdi elbette. Hem o zamana kadar okuduğum, oynadığım hiçbir oyuna benzemiyordu hem de çok riskli bir işti bence. Ama tabi risk almadan başarının yakalanması pek de mümkün olmuyor. O yüzden iyi ki o riski almışız ve hala hatırlanan, akıllarda kalan bir oyun çıkarmışız ortaya. Her zaman çok özel hatırlayacağım bir oyun Kürklü Merkür.

Artaud’un Defteri: Malafa. İzleyebildiğim ender DOT oyunlarından. Diğer oyunlardan farklı, romandan uyarlama. Öncelikle şunu sormak istiyorum. Oyunun roman uyarlaması olması oyuna hazırlanırken sizleri ne ölçüde etkiledi?
Tuğrul TülekHakan Günday romanı oyuna uyarlarken orijinal metine sadık kalmadığı pek çok yer vardı, dolayısıyla bundan cesaret alarak biz de oyunu romandan bağımsız düşündük, bu elbette işimizi daha kolaylaştırdı.

Malafa
Artaud’un Defteri: Hakan Gündayla (ki kendisi bence çağdaş Türk yazarları arasında çok önemli bir yere sahiptir) çalışma fırsatı buldunuz mu?
Tuğrul TülekHakan Günday’la ilgili düşüncelerinize aynen katılıyorum, Malafa sürecinde kendisiyle tanışma ve birlikte çalışma şansımız oldu ve o zamandan beri de hem ekip olarak hem bireysel olarak dostluğumuz aynen devam ediyor. Hakan Günday zekasını kalemine yansıtan ender yeteneklerden biri, hem bir okur, hem bir oyuncu hem de herhangi bir kişi olarak onunla tanışmış olmak gerçekten büyük bir şans.

Artaud’un Defteri: Oyundaki enerjiniz muazzam. Oyuna kattığınız canlılık. Bu ne kadar yönetmen yönlendirmesi ne kadar sizin takdiriniz?
Tuğrul TülekDediğim gibi 2006 yılından beri DOT dayım ve yer aldığım oyunların hepsini Murat Daltaban yönetti. Bu kadar sık ve çok birlikte çalışınca her iki taraf da birbirlerinin enerjilerini çok iyi biliyor, ne demek istediklerini bazen konuşmaya gerek kalmadan anlıyor. Bu Malafa da da böyle oldu, Shopping and F**ing de de, Süpernovada da… Dolayısıyla sahnede gördüğünüz her şey karşılıklı yaratılan enerjiyle ortaya çıkan bir durum.

Süpernova
Artaud’un Defteri: Süpernova (Beautiful Burnout). 1 yıl boyunca uzaktan takip ettim bu oyunun haberlerini. Boks çalışmaları nasıl bir deneyimdi?
Tuğrul TülekOyunculuk çok basit, sıradan, herkesin yapabileceği bir meslekmiş gibi görülür nedense ama tiyatro oyunculuğu gerçekten müthiş disiplin gerektiren, hayatınızı hep kontrol altında tutmak zorunda olduğunuz, sürekli çalışmayı ve kendinizi yenilemeyi gerektiren bir meslek. Yani durursanız ölürsünüz. Boks çalışmaları, boksla tanışmak ekip olarak hepimizin hayatında yepyeni bir soluk getirdi. Aslında oyunculukla çok fazla ortak yönü olduğunu gördük. Müthiş bir konsantrasyon gerektiren, beden koordinasyonuna dayalı, zekaya sonuna kadar ihtiyaç duyduğun, hem çok yumuşak hem çok sert bir spor boks. Tıpkı oyunculuk gibi.

Artaud’un Defteri: Öksüzler. İlk yönetmenlik deneyiminiz mi? Nelere dikkat ettiniz?, In Yer-Face ne kadar etken oldu reji çalışmalarında?
Tuğrul TülekÖksüzler ilk yönetmenlik deneyimimdi. Dennis Kelly’nin çok güzel yazdığı, anlattığı bir hikaye vardı elimde, ben rejinin bu hikayeyi boğması taraftarı değildim hiçbir zaman çünkü seyircinin kendini hikayeye kaptırmasını, kendini o karakterlerin yerine koymasını, kısacası empati kurmasını çok istemiştim. Bu sebeple olabildiğince sakin, hikaye demlendikçe ilişkileri ve durumu daha da ortaya çıkaran bir tarzda sergilemek istedim oyunu. Tabi bunda o üç karakteri de müthiş bir şekilde oynayan İbrahim Selim, Gizem Erdem ve Yusuf Akgün’ün de payı çok büyük.

Artaud’un Defteri: DOT neden turneye çıkmıyor? Mesela bir Ankaralı olarak söyleyebilirim ki buradaki izleyici olarak bu tarz oyunlara açız.
Tuğrul TülekOyunlarımız mekanlarıyla belli bir bağı olan oyunlar, yani aynı şartlarda başka bir mekan olmadığı sürece atmosferinden çok şey kaybedebiliyor. O yüzden biz de turneye çıkıp oyunların dilinden taviz vermektense seyircilerimizi kendi salonlarımızda ağırlamayı tercih ediyoruz.

Shopping and F**ing
Artaud’un Defteri: Biraz genel bir tiyatro sorusu olsun. Sizce bir tiyatrocu hem büyük sahnelerde hem DOT gibi alternatif sahnelerde mi oynamalı, yoksa zaten DOT’un tadını almış bir oyuncu dahasını istemez mi?
Tuğrul Tülek:Böyle bir kural yok elbette. Herkes istediği sahnede, istediği oyunda oynar. Biz bu işin eğitimini aldık dolayısıyla küçük sahnelerde de, büyük sahnelerde de oynarız. Yeter ki proje, oyun, hikaye içimize sinsin.

Artaud’un Defteri: Son olarak kişisel beğenilerinizi merak ediyorum. Mesela en sevdiğiniz kitap, film, müzik türü gibi. Dizi takip eder misiniz?
Tuğrul TülekEn sevdiğim kitap Zadie Smith-İnci Gibi Dişler. Birden fazla okuduğum ilk kitap ve her okuyuşumda da ayrı bir haz vermiştir bana. Film dünyası derin bir dünya, o kadar iyi filmler çekiliyor ki her an favorilerim değişebiliyor. Mesela Ashgar Farhadi’nin Bir Ayrılık filmi tesirini uzun süre üzerimde taşıdığım bir film oldu. Wong Kar Wai’nin Aşk zamanı da bir diğer sevdiğim filmdir. Müzik deseniz o da öyle çok kalabalık bir dünya ve ben de iyi bir müzik takipçisiyim. Björk, My Brightest Diamond, KT Tunstall, I Am Kloot, Adele, Rufus Wainwright, Metronomy gibi kimi popüler kimi daha alternatif isimleri dinlemeyi severim.

Artaud’un Defteri: Tekrar teşekkürler.
Tuğrul Tülek: Ben Teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder